Ne zaman doğdun?
18 Ekim 1978 doğumluyum, burcum terazi...
Burcunun özelliklerini taşıyor musun?
Evet. Dengeliyim, dengesizim. Teraziyi ben tutuyorum yani.
Çalışkan mısın, titiz misin?
Bir kere zaten ben şöyleyim, ben böyleyim, kim ne derse o öyle değildir. Ben işimde titizsem bile benim onu söylemem bir şey ifade etmez yani. Onu diğer insanların söylemesi lazım.
Over Game'in formatını nasıl oluşturdunuz? Nereden geldi aklınıza böyle bir program?
Ben bir kere kazana doğmuşum. Dedem Altan Erbulak, annem Ayşe Erbulak. Babam da Rıza Külegeç. O da kaligraf.
Sanatçı bir aileden geliyorsun...
Ha, tam kazana düşmüşüm. Ufakken dedem şey derdi bana; "Bu level'ı geçemezsen sana yemek yok" derdi bilgisayar oyunu oynarken. Sonra hep bir oyun oldu benim hayatımda, bilgisayar oyunları filan. Sonra ben 3 yıl önce ben bir oyun programı yapsam nasıl yaparım diye düşünmeye başladım. Sonra o 'greenbox'lar aklıma geldi. "Aaa" dedim. "Böyle yaparım".
Programın içeriğini biraz anlatabilir misin?
Programda oyun oynuyoruz, oyun tanıtıyoruz. Her zaman televizyonda gördüğünüz adamı hiç görmediğiniz bir şekilde görmenizi istiyorum. Hem ev ortamında oyun oynarken. Bir şey yapmaya çalışırken, hani kendinden bahsetmezken demin anlattığım gibi, bir şeyi methetmezken, sadece oyun oynarken görelim onu. Sohbet edeyim, bir de o yeşil komiklikleri yapayım. Talkshow oyun karışımı
Tiyatro eğitimi aldın mı? Eğitimin nedir?
Tiyatro eğitimi almadım ama dedemden dolayı "Seçimleri" yüz kere seyrettim, "Yanımdaki Yatak" Ali Poyrazoğlu Tiyatrosu'nda oynayan bütün oyunları defalarca seyrettim. 15 yaşından beri televizyonun içindeyim. 10 senedir çalışıyorum televizyonda.
Televizyon dünyasına nasıl girdin?
Liseyi bitirince üniversiteyi kazanamayınca annem Senkron'a attı beni. Orada "Sıcağı Sıcağına" programının cut montajını yapıyordum. Orada canlandırmaları hem kurguluyorum, hem montajlıyorum hem müzik koyuyorum. Zaten bir montajcı, bir yönetmen bir de ben vardım. Bütün işleri yapıyorduk işte. Sonra "A Takımı"nda çalıştım reji asistanı olarak. Oradan bir reklam şirketine gittim. Orada asistanlık yaptım. Sonra Netbul'da oyun yazıları yazdım. Ondan sonra "Lise Defteri" adlı dizi filmde oynadım. Ondan evvel GAG'da yardımcı yönetmenlik yaptım. Sonra geçen sene senaryolara daldım. Over Game cebimde duruyordu. Bu oldu yani, çok işte çalıştım.
Anladığımız kadarıyla sen internetle epeyce haşır neşirsin.
Kısa bir süre öncesine kadar öyleydim. Şu anda çok yoğun kullanmıyorum. Gereksiz yere internette dolaşmam. Mail'ime bakarım. Bir yerden bir bilgi, bir şey lazımsa zaten girip tık diye bulurum. Alışveriş yapmam.
PC oyunu yerine artık PlayStation'u tercih ediyorsun galiba?
Evet, PlayStation'um var. Onu oynuyorum. Arada bir. Ama oyun oyundu. Şimdi oyun iş oldu. Eve gidip bir oyunun yazısını hazırlamam gerek o benim için bir eziyet haline gelmeye başladı.
Daha çok hangi oyunları oynuyorsun?
Hepimizin sevdiği oyun bir kere maç oyunu. Hep bir maç oynanır. Çünkü oyunu arkadaşlarınızla oynuyorsanız bir kere hep çekişmeli bir oyun istersiniz. Maç bunun için bir numaralı oyun. Araba yarışı oynuyoruz. Aksiyon oyunu. İkinci dünya Savaşı oyunu oynarız. Ama şimdi yaş ilerledikçe daha az aksiyon daha çok strateji tipi oyunlar istiyor insan.
Kitap okur musun?
Az ama öz kitap okurum. Daha çok tarih, mitoloji ve bir de biyografileri çok severim. En son Andre Bazin'in Orson Welles biyografisini okuyorum..
Boş vakitlerinde ne yapmayı seversin?
Ben çok asosyalim. Alkolim olmadığı için, kız arkadaşım olmadığı için.. Evde oturmayı daha çok severim.
Geleceğe yönelik bir takım projelerin var mı? Evlilik konusunda mesela?Şimdilik yok, bakalım ne olacak diye duruyoruz. Hani bizde "Ne yapıyorsun" derler ya. Ben de "Duruyorum" derim. Nasıl duruyorsun derler, işte duruyoruz abi...Ne eğiliyoruz, ne zıplamaya çalışıyoruz.
Aşk önemli mi senin için?
Tabii canım. Hayatta en önemli şey bir diğer hayat.
Televizyon izliyor musun?
Televizyon çok izliyorum. Hayatı televizyon izleyerek öğrendim. Yabancı sit-comlar. History Channel, çünkü tarihi çok seviyorum. Discovery, Reality TV, National Geografic, arada bir Sinema Türk'e bakıyorum. Her şeyi seyrederim. Her zaman odamda televizyon vardı yani. İlkokul dörtten beri . "En iyi neyi biliyorsun?" deseler "Televizyon" derim. "Ne iş yapıyorsun?" deseler "Televizyoncuyum" derim.
Hangi müzikleri dinlersin?
Evde dededen kalma bir radyom var, 50 senelik, bir Alman radyosu. Eve girerim. Onun kırmızı bir düğmesi vardır on/off, hemen ona basarım. Müziğin hepsini severim. Kardeşim de davulcu. Onun da acaip bir caz arşivi var. Ondan da çok yararlanıyorum. Sevmediğim tek müzik bööö diye bağıran metaller var ya, onlar hariç hepsini severim.
Üzerinde çok sayıda dövme görüyoruz. Kaç tane var?
Beş tane var.
Motor ve hız merakı var mı?
Araba kullanmayı hiç sevmem. Hıza hiç merakım yok ama bir motosiklet istiyorum. Ufak bir tane. Ama yavaş yavaş gideyim istiyorum.
Spor yapıyor musun?
Basketbolcuyum. Evimin oradaki parkta basketbol sahası var. Orada gidip gençlerle sokak basketbolu oynuyordum.
Başka hangi projelerde yer alıyorsun?
Dizide oynuyorum. Kanal D'de Hırsız Polis diye bir dizi.
Ne tür filmler seyredersin?
Her türlü filmi severim. Özellikle müzikalleri